Türkiye’nin ilk viski blogu Meleklerin Payı’nın kurucusu Burkay Adalığ, viski üzerine en geniş Türkçe çevrimiçi içeriği oluşturarak ülkemizde viski kültürüne büyük katkı sağlamış bir isim. Kendisi bu alandaki bilgisi ile dünyaca da tanınıyor. Viski uzmanlığı ile tanınsa da esas mesleği doktorluk olan ve daha pek çok uğraşı olan Dr. Burkay Adalığ Meleklerin Payı’nın hikayesini ve viski ile ilgili bilgisini bizlerle paylaşırken Beyefendiler Kulübü okuyucuları için çeşitli tüyolar verdi.
Öncelikle Meleklerin Payı’nın ortaya çıkış hikayesini okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Arkadaşlarla sohbetlerimde viski konusunda ne kadar az bilgiye sahip olduklarını gördükçe çok üzülüyordum. Sonra fark ettim ki haksız da değillerdi çünkü ortada fazla Türkçe kaynak da yoktu. Bu ihtiyacı görünce bu siteyi açmaya, deneyimlerimi paylaşmaya karar verdim ve içki kültürü değil sadece viski yazdığım için Türkiye’nin ilk viski blogger’ı oldum. Siteyi açtığımda şu andaki bilgi düzeyimin %10’unda bile değildim. Okurlardan sorular geldikçe ben de sürekli viski okumaya ve tematik yazılar hazırlamaya başladım. Bir süre sonra “viski konusunda cevaplayamayacağım soru kalmamalı” gibi bir misyonla neredeyse okul okur gibi viski çalışmaya başladım. Şu anda sitede 700’e yakın yazı var ve viski kitabımın üstünde çalışıyorum.
Meleklerin payı nedir?
“Meleklerin payı” kavramının ne olduğunu bilmeyenler için bir kez daha sizden öğrenebilir miyiz?
Meleklerin Payı (ing. Angels’ Share) bir içki terimi. Viski, şarap gibi şişede yıllanan bir içki değil, üretildikten sonra olgunlaşması için fıçılara dolduruluyor ve yıllarca bekletiliyor. Bu sırada her yıl hacminin bir bölümü buharlaşıyor. İskoçya’da yılda %2-3 gibi oranlar varken Hindistan ve Tayvan gibi daha sıcak ve nemli iklimlerde kayıp %10’u bulabiliyor. Kaybolan bu kısmın meleklere gittiği gibi hoş bir inanış var.
Bu arada en büyük hobilerimden biri de film izlemek. Viski üstüne yapılmış en eğlenceli filmlerden olan Ken Loach’un Angels Share filmini, sinema eleştirmeni bir arkadaşımla izledikten sonra sitemin adı olarak birlikte belirlemiştik. Filmde kendisini oynayan Charles MacLean dünyanın en iyi viski yazarlarından biri ve benim de idolüm. Altın Örümcek aldığımda Charlie’nin Ken Loach’a mesaj atıp “Türkiye’de bizim filmden esinlenen viski sitesi ödül almış” demesi beni çok mutlu etmişti.
Sizin viskiye olan tutkunuz ne zaman ve nasıl başladı?
İçki içmeye başladığım üniversite yıllarından beri bir viskiseverim. Araştırmacı da bir kişiliğim olduğu için yıllar içinde epey bir okudum, farklı viski markalarını tattım, viski kültürü üstüne kitaplar topladım. İskoçya, İrlanda, Amerika ve Türkiye’de de çeşitli tadım etkinliklerine katılarak ve damıtımevi ziyaretleri yaparak damağımı geliştirmeye çalıştım ve hala da devam ediyorum. Bugüne kadar 30 kadar damıtımevi gezdim, sayısını unuttuğum kadar çok masterclass’a katıldım ve 1200 civarında farklı viski tattım.
Türkiye’de viski kültürünü oluşturan öncü bir isim olmak nasıl bir his?
“Viski kültürüne öncü olmak” fazla iddialı bir söylem olur. Zira ben üniversitedeyken Mehmet Yalçın, Teoman Hünal üstadların yazdığı A’dan Z’ye Viski adlı kitapla, gazete makaleleriyle ve daha sonra Mehmet Bey’İn editörlüğünü yaptığı Gusto dergisiyle Türkiye viski kültürüyle tanışmıştı zaten. Benim öncüsü olduğum alan bu viski kültürünü online ortama taşımak, sadece viski kültürü üstüne makaleler, tadım notları yazarak “viski uzmanlığı” kavramını popülerleştirmek ve sosyal medyadan da faydalanarak bunu geniş kitlelere ulaştırmak oldu. Meleklerin Payı viski külübü Maltın Günü tematik tadımlar yapan, her ay düzenli buluşan, tematik tadımlar yapan ilk viski kulüplerinden biri oldu. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında 20 civarında viski kulübü var. Benden sonra viski kültürü üstüne başka siteler ve Instagram hesapları da açıldığı için o alanda öncü olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Kurucusu olduğum Viski Tutkunları 9000’e yaklaşan üyesiyle Facebook’taki en aktif viski forumlarından biri ve o da sayısız yeni viski forumuna öncülük etti.
Bu konuda kendini geliştirmek isteyen gençlere ne önerirsiniz?
Viski yazarı olmak çok fazla okumayı, üretimi yerinde görmeyi, yüzlerce viski tatmayı gerektiriyor. Çok iddialı söylemlerde bulunmadan önce deneyim kazanmak gerekiyor. Elbette orijinal içerik de yaratabilmek çok önemli. 3-4 sene önce yazdığım, paylaştığım bazı yazılar/görseller fazla değiştirilmeden tekrar önüme düşünce biraz üzülüyorum elbette ama taklit ediliyor noktaya ulaşmak da bu alanda başarılı olduğumun bir kanıtı sanırım.
Meleklerin Payı sebebiyle viski uzmanı olarak tanınıyor olsanız da aslında doktorsunuz. Doktorluk ve viski uzmanlığı yönünüzü bir arada götürmek yorucu olmuyor mu?
Evet, Hacettepe İngilizce Tıp mezunuyum, üstüne de anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlığımı tamamladım ve yaklaşık 20 yıldır ilaç sektöründe yönetici olarak görev yapıyorum. Şu anda uluslararası bir ilaç firmasında global direktör olarak görev yapıyorum. İş ve hobiyi bir arada götürmek bazen yorucu oluyor ama zamanı iyi yönetebildiğiniz sürece yapabileceklerinizin sınırı yok. Her gün 24 saatimiz var, yaklaşık 8-9 saati iş desek bize 16 saat kalıyor. Bu süreyi verimli değerlendirmek için elimden geleni yapıyorum. Viskiye günde en fazla 2-3 saat ayırıyorum ama sosyal medyada çok göz önünde olmam farklı bir algı yaratıyor ve sanki sabahtan akşama kadar viski tadıp, viski yazdığım gibi bir izlenime neden olabiliyor. İş-yaşam dengesine çok önem veriyorum. Kariyer günlerindeki konuşmalarımda gençlere de bunu öneriyorum. Hayat sadece işten ibaret olduğunda verimlilik düşüyor. Kalan zamanınızı dolu dolu geçirdiğinizde iş yaşamında da çok başarılı oluyorsunuz.
Özel hayatınızda başka hobi ve uğraşlarınız var mı?
Hayatımın her anında olan bir hobim müzik. 25 yıldır korist ve solist olarak klasik müziğin içindeyim. Türkiye’nin ilk ödüllü oda korosu olan Orfeon’un kurucu üyelerindenim. Orfeon’la dünyanın her yerinde konserler verdik ve Türkiye’yi başarıyla temsil ettik. Hatta 2 de albüm kaydederek bugün adını sıklıkla duyduğumuz Boğaziçi Korosu, Rezonans gibi çok başarılı klasik müzik korolarına da öncü olduk. 2 sene öncesine kadar da İstanbul Avrupa Korosu’nun aktif bir üyesiydim ancak iş seyahatlerim çok yoğun olduğu için provaları kaçırıyorum ve malesef bırakmak zorunda kaldım.
Diğer hobim de koleksiyonerlik. 24 saatlik kadranlar, çift akrep/çift yelkovan gibi değişik tasarımlara sahip yüzlerce kol saatim var ve antika Murano cam vazo biriktiriyorum. Viski bardakları, viski aksesuarları ve viski kitapları konusunda da çok iddialı olduğumu söyleyebilirim. Türkiye’nin en geniş viski kütüphanesine sahibim.
“En iyi viski o anda yanınızda olan viskidir”
Hayatınızda içtiğiniz en iyi viski hangisi diye sorsak?
Bu çok zor bir soru; çünkü ortama, birlikte olduğunuz insana, mevsime göre çok değişkenlik gösteriyor. Geçenlerde bir takipçim yazlığından bir fotoğraf paylaştı, ucuz bir viski içiyordu ve altında “buna kaldık” gibi bir ifade vardı. Onun altına “En iyi viski o anda yanınızda olan viskidir” yorumu eklemiştim. Sevdiklerinizle birlikteyseniz, keyifli bir sohbet varsa, tatildeyseniz o anda ulaşabildiğiniz herhangi bir viski dünyanın en iyi viskisi oluyor.
Elbette viski seyahatlerimde, yurtdışında katıldığım masterclass’larda çok özel viskiler de içme fırsatı buluyorum. Artık üretim yapmayan kapalı bir Japon damıtımevi olan Karuizawa’nın bazı ekspresyonları bugüne kadar verdiğim en yüksek puanlara sahipler. 5 senedir her sene ortalama 200-250 farklı viski tadıyor ve Yılın En İyileri listeleri yayınlıyorum. 2017’de Hakushu 25, 2016’da bağımsız şişeleme bir Strathisla’yı yılın en iyi viskisi seçmiştim.
Viski seçimi ve tadımında dikkat edilmesi gereken en temel kriterler neler?
Öncelikle “yürümeden koşmayın” demek istiyorum. Son yıllarda gözlemlediğim en büyük sıkıntı “en güzeli neyse hemen onu bulup içelim” çabası. Hatta sitemde tam da bu konu üstüne bir makale yazarak bu konuya dikkat çekmiştim. Klasikleşmiş harmanları, single maltları tanımadan, tatmadan Japon viskilerinin, “en iyi single malt” ödülü aldığı için Tayvan viskisi Kavalan’ın peşine düşmek çok hatalı. Kavalan çok iyi bir viski ama viskiye yeni başlamış, damağı henüz gelişmekte olan bir viskiseverin keyif almama riski de çok fazla.
Asla unutulmaması gereken temel kural her viskinin farklı bir koku/tat profiline sahip olması. Aynı markanın farklı alt markaları (ekspresyonları) bile farklı lezzetlere sahip. Tek bir şişe alıp 2 hafta aynı viskiyi içmektense her kategoriden bir viski edinip en az 6-7 viskiden oluşan küçük bir viski barı oluşturmak ve karşılaştırma yaparak içmek çok faydalı. Viski tadımı nasıl yapılır yazımda bu konuyu ayrıntılı irdelemiştim.
“Meleklerin Payı dünyanın en çok tıklanan viski sitelerinden biri haline geldi”
Geçtiğimiz haftalarda Meleklerin Payı 5. yaşını kutladı. Bu 5 yılı nasıl özetlersiniz?
Hayatımın en hareketli 5 senesi! Meleklerin Payı’nı kurduğum sıralarda bu noktaya geleceğini asla tahmin edemezdim. Sosyal medya hesaplarım ve Altın Örümcek ödülü sayesinde bu alanda tanınan ve akla gelen bir isim oldum. Gittiğim bar ve restoranlarda tanımadığım insanların yanıma gelip “sayenizde viski öğrendik, iyi ki varsınız” demesi müthiş bir mutluluk kaynağı. Amacım Türkiye’de viski kültürü üstüne güvenilebilir, marka bağımsız bir bilgi kaynağı yaratmaktı ve bunu başardım. Whisky Blogger of The Year’a aday gösterilmem, Most Influential Whisky Bloggers listesine girmem ve viski dünyasının en önemli kaynak kitaplarından olan Malt Whisky Yearbook’ta listelenmem de Türkiye’yi viski yazarlığı arenasına sokmuş oldu. Meleklerin Payı dünyanın en çok tıklanan viski sitelerinden biri haline geldi. Yüzlerce ingilizce sitenin arasında Türkçe bir siteyle yer almak Türkiye’de viski kültürüne büyük bir ilgi olduğunu da dünyaya gösteriyor.
İleride kendi adınıza bir viski markası kurmak gibi hayaliniz var mı?
Bir viski markası oluşturmak için iki yöntem var. İskoçya’dan fıçıyla viski satın alıp kendi markanızla şişelemek ve sıfırdan viski üretimine başlamak. Türkiye’de viski üretimine başlamak maalesef çok zor zira çok büyük bir yatırım gerektiriyor ve şarap ile birada olduğu gibi butik üretim yasa gereği söz konusu değil. Üretilmiş bir viskiyi alıp şişelemek ve Avrupa’da satışa sunmak mümkün olabilir.
Son olarak, Beyefendiler Kulübü okuyucularına doktor tavsiyesi olarak viski içimi konusunda bir mesaj vermek ister misiniz?
Şişelerin üstündeki “Sorumlulukla tüketiniz” yazısını çok önemli buluyorum. Karaciğere zararlı ve bağımlılık yaratan bir maddeden bahsediyoruz. Viskiyi sarhoş olmak için değil keyif almak için tüketin. Bu sadece viski için değil tüm alkoller için geçerli elbette. İnternette dolaşan ve trafik almak için yazılmış “Viskinin Sağlığınıza 10 Faydası” vs. gibi yazılara lütfen kanmayın.