Açık konuşalım kimse onun kadar keyifle gezemiyor. Neredeyse her programında “Biz sizin geziniziz” diyor ve ekran başındaki bizleri kendine hayran bıraktırıyor. Hal böyle olunca da ortaya tadından yenmeyecek lezzetli programlar çıkarıyor. Kimden mi bahsediyoruz? Burak Akkul’dan. Hobisi olan gezmeyi işine dönüştüren Akkul, hem çok gezmesini anlattı hem de Beyefendiler Kulübü takipçilerine ufak tavsiyelerde bulundu.
Kariyerinizin hangi evresinde gezi programcılığına nasıl karar verdiniz?
1990 yılında, liseden mezun olduğum yıl başladım arkadaşlarımla televizyon işine; Erdil Yaşaroğlu ve Varol Yaşaroğlu ile kurduğumuz yazım ekibi; başta Plastip Şov olmak üzere, 90’ların pek çok televizyon işine “yazım ve editör ekibi” olarak imza attı… Aradan uzun yıllar geçtikten sonra; kariyerimin 25.yılında aşağı yukarı, bu işe karar verdim… Tanıtım editörü olarak görev aldığım Teve2 kanalının haftalık toplantıları sırasında- biraz da gelişine vurdum oldu; diyebilirim😊
Tüm aşamalarını kendinizin hazırladığı gezi programlarınızın bu kadar beğenilmesinin sırrını nasıl açıklıyorsunuz?
Bir kere, işin yüzde 75’inin “televizyonculuk” olduğunu hep söylerim… Herkes gezebilir, dev dağlara çıkabilir, müthiş dergi fotoğrafları çekebilir… Ama televizyonculuk disiplini; yani bir programı periyodik olarak her şeyiyle yayına yetiştirmek; bambaşka bir şey… Ben bu disiplini önce “avantaj” olarak görüyorum… Sonrasında da seyahat etmeyi sevmemi tabi… Doğal olduğumuzu söylüyor zaten herkes… Yani; gerçekten heyecanlanıyorum bir yeri görünce ve anlatırken.
Bugüne kadar gezdiğiniz favori ülke ve şehir hangisi?
Uzakdoğu hayranıyım diyebilirim. Tayland benim için bambaşka bir melodi gibi… Londra’yı da çok seviyorum. Ulaşım rahat, komple tarz çok iyi.
Beyefendiler Kulübü olarak merak ediyoruz. Eşinizle dünyayı gezmek nasıl bir deneyim?
Aslında “gezmek” diyemiyoruz biz buna… Tamamıyla “çalışmak” bu… Çekim yaptığımız şehrin beşinci belki altıncı gününde vakit kalırsa, bir kafeye oturup etrafa bakıyoruz biraz işte.. Ama, bir seyahat programı yapıyorsan ve aileysen; sanırım bir arada olmak biraz “zorunluluk” … İlişki başka türlü zarar görebilir. Ayın 24 günü farklı yerdesin çünkü.
Programlarda giydiğiniz kıyafetler çok beğeniliyor. Özellikle güneş gözlükleriniz ve kolyeleriniz. Stilinizi siz mi belirliyorsunuz yoksa eşinizden yardım alıyor musunuz?
Sanırım sadece güneş gözlüğü ve kolye beğeniliyordur 😊 Aslında cidden dikkat edemiyorum giydiğime, çünkü rahatlık başrolde benim için… Gözlükleri sık gittiğimiz Londra’dan “eski sezon” rafları olan büyük mağazalardan alıyoruz… Kolyeler de gittiğimiz yerlerden tezgahlardan. Ortak karar veriyoruz.
Beyefendilere mutlaka görmeleri için önerebileceğiniz ülke ve şehirler hangileri olur?
Londra; stil ve tarz olarak, kibarlık, efendilik yaratan bir şehir… New York da gerçekten çok dinamik ve tavsiye edebileceğim bir şehir. Eğlence için, Amsterdam.
Yemek yemeyi ve farklı tatları deneyimlemeyi sevdiğinizi biliyoruz. Sizce bir erkek en çok hangi ülkede güzel lezzetleri tatma olanağı bulur
En güzel lezzetler Hong Kong’da bence… Çok özür dilerim ama lezzet konusunda; kadının, erkeğin ayrışacağına beni asla ikna edemezsiniz. Lezzet ne güç ile ayrılır, ne yaşla, ne tüyle, ne de kasla… Can boğazdan gelir; nüfus kağıdından değil 😊