Eve dönüş. Dior Erkek İlkbahar 2021 Koleksiyonu için Artistik Direktör Kim Jones ilhamını; yarattığı aidiyet duygusuyla gerçek bir eve işaret eden ve aynı zamanda gerçek bir Fransız modaevi olan Dior’un kendisinden alıyor. Maison’un kalbi halen, kuruluş yılı olan 1946’da oluşmaya başlayan Parizyen mirasına uygun olarak, Paris’teki Avenue Montaigne 30 numarada atıyor. Ancak Mösyö Dior’un ev olarak nitelendirdiği başka yaşam ve çalışma alanları da oldu. Güney Fransa’da, Provence’ın sakinliğinin ortasındaki kır evi Château de La Colle Noire bunlardan biri. Jones’un koleksiyonuna yön veren unsur, iki ayrı dünyayı temsil eden bu iki ev arasındaki diyalog. Couture mirası ile üstün el işçiliğinin çabasız biz tavırla, konfor ve gerçeklikle kombinlenişi, moda ile yaşam sanatını bir araya getiriyor.
Siluetler rahat ve akışkan; renk paleti sakin ve havalı. La Colle Noire Christian Dior’un tatillerini geçirdiği evdi. Tatilde olma duygusuyla gelen sakinlik ve dinginlik hali, Mösyö Dior’un kıyafetlerine yansırdı. Dior’un bu iki evinin yarattığı ikilikten esinlenilerek tasarlanan bu koleksiyonda Kim Jones dikim biçimlerini yumuşatırken spor giyime yeni lüks tanımını kazandırıyor. Haute couture’ün gerektirdiği el işçiliği karakteristiği, Dior’un cannage deseninde de kullanılan girift el örgüleri ve işlemelerde güçlü bir şekilde ifade ediliyor.
Christian Dior’un çok sevdiği La Colle Noire’daki çiçek bahçeleri, 1956 yılında tasarlanan Diorissimo parfümün ana notası müge çiçeğinin yetiştiği bölgedir. Aynı zamanda yumuşak rengiyle leylak, çuha çiçeği ve unutma beni çiçeği de bu eşsiz bahçelerde yetiştirilir. Bizzat Mösyö Dior tarafından La Colle Noire’da yetiştirilip seçilen çiçekler, mevsime göre baskı ve işlemelerde kullanılmak üzere katmanlarına ayrılırdı. Paris’teki modaevinde bu çiçeklerin bazıları, arşive geçecek desenler oluşturmak üzere 1960’larda tasarlanan fularlar için yeniden çizilirdi. Orijinal çiçekler ise yeniden bir araya getirilir ve geçmişten gelen desenlerin mimari yapısıyla hayal edilir; zamanın renkleri ve biçimleriyle yeniden yapılandırıldı. Bugün de atölyelerde Dior imzası kıyafetlere tam anlamıyla işleniyor: Dior logosuyla işlenmiş ipek jakar, hafif spor parçaları ve aksesuarları detaylandırmak için kullanılıyor. Dior Oblique deseniyse gerek boncuk işlemelerinde gerekse iğne ucu büyüklüğündeki detaylarda tekrarlanıyor.
Aksesuarlar bu temanın altını çiziyor: Stephen Jones tasarımı şapkalar, Fransız Bob ya da Dior Oblique desenli kasket formlarıyla koleksiyondaki yerini alıyor. Deliklerle detaylandırılan deri kumaşın üst üste gelmesi, dikkatleri yansıtmalı materyallerin üzerinde topluyor. Spor ve couture’ün, kendine ayrılan zaman ve lüksün mükemmel füzyonunda Dior, modaevi ile gerçek ev düşüncesini birbirine yaklaştırıyor.
Kişisel lükse olan özel düşkünlüğü anlatan koleksiyon, gerçek bir Maison’u temsil eden Dior ile adeta özdeşleşiyor.