Onun hikayesi kimyagerlikten puro ustalığına dayanıyor. Çağdaş Çıldır, puro ile tanıştıktan sonra sadece içmekle kalmayıp, kendisini eğitmek için de kolları sıvamış. Hobisini işi haline getiren Çıldır, bu sektörde önemli bir yeri olan Habanos S.A.’nın Academia Habanos (Habanos Akademisi) isimli eğitim programına davet edilip aldığı eğitimlerle Master of Habanos (Habanos Ustası) ünvanını almaya hak kazandı. Bu anlamda puronun bilirkişisi haline gelen Çağdaş Çıldır, bunun çıraklıktan ustalığa bir serüven olduğunu ifade ediyor. Biz de ondan hem puro ile olan hikayesini dinledik hem de ona puro hakkında merak edilenleri sorduk.

Puro ile nasıl tanıştınız?

Aslında tamamen meraktan… Kimyagerim. Üniversite yıllarında esansiyel yağlara, diğer adı ile uçucu yağlara merakım vardı. Et ürünlerinin ya da şarabın yanına eklenebilecek tat ve aromaları araştırırken puro ile tanıştım. Tabi o dönemlerde öğrenci bütçesi ile çok fazla puro içemiyordum. İlk başlarda puro kelimesinin içini dolduran bana göre ürünün el yapımı olmasıydı. Dolayısı ile makine yapımı ürünlere karşı pek pozitif bakmıyordum. Sigara daha önce hiç kullanmadım. Sadece puro içiyorum.

Habanos Akademisi’nden ve Master of Habanos olma serüveninizden bahseder misiniz?

Tütün harici farklı sektörlerde çalıştım. Dünyanın üçte birine iş ve tatil amaçlı seyahat etme imkânı elde ettim. Her gittiğim şehirde müzelerden önce puro mağazalarını ziyaret ediyordum. Puro ve sigarillo sektöründen birçok kişi artık beni genç bir purosever olarak tanıyordu. Aynı zamanda puro ve puro mağazaları üzerine makaleler yazıyordum. Yaklaşık 5-6 sene içerisinde sektör içerisinde tanınır hale geldim diyebilirim. Bir gün öyle bir an oldu ki, hobim olan puroyu işime geçirme fırsatı elde ettim.

Kardeş ülke Azerbaycan’da neredeyse iki yıla yakın bir firmada genel müdür olarak çalıştım. Bakü’de bulunduğum sürede 3 tane puro mağazasının işletmeciliğini de yapıyordum. Bunlardan bir tanesi de La Casa del Habano Bakü’ydü. Aynı zamanda Habanos S.A.’nın ülke distribütörü olarak Küba purolarının ithalatı ve perakende satışını gerçekleştiriyordum. Kısacası hem mağazacılık hem de distribütörlük yaptım. Küba purolarının pazarlamasını yapan Habanos S.A.’nın Academia Habanos isimli eğitim programına dahil edildim. Görmüş olduğum eğitim sonrası Junior (çırak) ve Senior (kıdemli) sertifikalarını 2018 yılında Gürcistan’da almaya hak kazandım. Tabi bu sürede Habanos S.A. adına gerçekleştirmiş olduğum başarılı pazarlama tekniklerini, ülkede satış rekorlarını da beraberinde getirmiş oldu. Junior (çırak) ve Senior (kıdemli) sertifikasına sahip bireyler, Master (usta) of Habanos kursuna davet edilebilirler. Benim için Master (usta) of Habanos kursuna davet edilmek, neredeyse iki yıllık bir eğitim ve mücadelenin sonucuydu diyebilirim. Başkalarını ve başka pazarları bilemem ama, şahsen süreç boyunca epeyce kıstasın olduğu söyleyebilirim. Kursların, sınavların ve satış hedeflerinin giderek yoğunlaşıp, genel anlamda pazara olan hakimiyetinizin incelendiği karmaşık bir sürecin sonucunda davet edildiğimi belirtebilirim. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak Ustalık Sertifikası olan Master of Habanos’u almak benim için paha biçilmez bir duygu, harikulade bir his… Çıraklıktan Ustalığa olan serüven…

İzniniz ile sormuş olduğunuz sorudan bağımsız olarak bir ekleme yapmak istiyorum; Bahsetmiş olduğum süreçte ülkeye ilk kez 10 farklı puro, sigarillo ve puro aksesuarları markasının ithalatını gerçekleştirdim. Azerbaycan’a ilk kez Nikaragua ve Dominik Cumhuriyeti’nden puro ithalatı gerçekleştirmiş oldum. Kardeş ülke Azerbaycan’a ilk gittiğim gün uçaktan indikten sonra beni karşılayan, ülkeden ayrılırken de uçağa yolcu eden değerli büyüğüm Ulvi Bey’e buradan selam olsun. Manevi olarak beni hep desteklemiştir. Cox saol, Ulvi Müəllim!

Öncelikle puronun tarihi konusunda bizi biraz bilgilendirmenizi istesek?

Christopher Columbus ve adamlarının 1492 yılında Yeni Dünyayı keşfi esnasında puroyu da keşfettiği biliniyor. Küba’nın doğusunda yer alan Hispaniola (Hispanyola) Adası’nı gözlemlerken yerlilerin puronun ilkel bir şeklinin tüketildiğini görüyorlar. İlkelden kasıt palmiye veya muz yapraklarına sarılı şekilde tüketimden bahsediliyor. Tabi daha sonra Christopher Columbus ve adamları Küba’ya yerleşince, buradaki halkın daha yoğun bir şekilde tütün kullandıklarını gözlemliyorlar. İspanyol ve Avrupalı denizciler zaman içinde tütün kullanmaya başlıyorlar. Dolayısı ile puronun serüveni tarihte yavaş yavaş kendine yer edinmeye başlıyor.

Puro denilince ilk akla gelen ülke tabii ki Küba. Başka ülkelerin de üretim yapmasına rağmen bu küçük ülkenin puro ile bu kadar özdeşleşmesinin sebebi nedir?

Puro denilince akıllara neden ilk olarak Küba’nın geldiğinin cevabı, aslında tarihin sarı sayfalarında yazmaktadır. Bir önceki soruda bunun üzerine biraz konuşmuştuk. Puronun Küba’daki yarım asırlık tarihine bakıldığında bir tütünden çok sembol haline gelmesinde Fidel Castro’nun ve Habanos S.A.’nın rolü büyüktür. Küba’nın en meşhur markalarından birisi olan Cohiba markasına ait puroların, 1988 yılına kadar diplomatik ziyaretlerde hediye edilmesi de buna çok güzel bir örnektir. Şahsen pazarlama dâhisi olduğunu düşündüğüm Habanos S.A. isimli kurumun, yıllardır Küba purosuna olan arz-talep dengesine başarılı yanıt vermesi, Küba’yı bir marka olarak puro ile özdeşleştirmiştir. Ayrıca son yıllarda Habanos S.A. bünyesinde kahve, parfüm ve giyim aksesuarları (saat, kol düğmesi, şemsiye, vb.) gibi puroseverlere hitap eden yeni ürünleri görebiliyoruz. Habanos S.A. 20 yıldan fazla süredir her Şubat ayının son günleri ile Mart ayının ilk günlerine denk gelen Habanos Festivali de tüm dünyaya ve puroseverlere Küba puroları hakkında yenilikleri sunmaktadır.

Ek olarak belirtmekte fayda var; Küba’nın purosunun yanı sıra, kahvesi ve şekerkamışı da dünyaca ünlüdür.

Puro konusunda yeterli bilgi birikimine sahip olmayan bir birey için puro belki Küba demek olabilir fakat puroya ve puro kültürüne gönül vermiş bir birey için bu durum söz konusu değildir. Şahsen Nikaragua ve Dominik Cumhuriyeti’nden bazı puroları gayet başarılı buluyorum.

Puro tüketicisinin kendine has entelektüel bir görünüşü vardır”

Türkiye’de puro kültürü sizce hangi düzeyde?

Her geçen gün puro tüketicilerinin bilinçlendiğini söyleyebilirim. Genel olarak ülkemizdeki insanların puroya bakış açısının sigaradan farklı olduğunu, sigara gibi puronun dumanının içe çekilmediğini, sinirli ve stresli iken sigara içildiğini fakat puronun sadece mutlu ve huzurlu bir anımızda tüketilebileceğini, her zaman içilemeyeceğinin farkında olduklarını gözlemliyorum. Bazen bir kafe ya da restorana oturduğunuzda, puro içtiğinizi gören çalışanlar hemen size puro küllüğü getiriyor. Bu da puro kültürünün geliştiğine bir işarettir.

Puro tüketicisinin kendine has entelektüel bir görünüşü vardır. Sırf bu görünüşü elde etmek için bile puro tüketimine başlayan bireylerin bir nebze olsun puro kültürüne sahip olabilmek adına, okuduğunu ve araştırdığını gözlemliyorum. 21. Yüzyılın en büyük nimeti dediğimiz internet sayesinde insanlar artık sadece bir ürünü alıp tüketmekle kalmayıp, onun hakkında bilgi sahibi olabiliyor ve ürünü tanıyabiliyor.

Puro ile ilk kez tanışacak olanlara önerileriniz nelerdir?

Statü sahibi olmak ya da gösteriş adına bir puroyu içmeyi kesinlikle doğru bulmuyorum. Elbette bu amaçla ürünü tüketmek isteyenler olabilir. Saygı duymak gerekir, fakat bilinçli bir puro tüketicisi ile karşılaşıldığında, sohbet esnasında puroyu bir “amaç” olarak mı yoksa “araç” olarak mı gördüğünüz anlaşılacaktır.

Puro ile ilk kez tanışan bir beyefendiye veya hanımefendiye naçizane önerim; elinize bir puroyu aldığınızda tarlalarda çalışan işçileri, tütün yapraklarını taşıyan çiftçileri, fabrikada çalışan torcedor’u (puro sarıcısı) ve puro üretimindeki meşakkatli süreci gözünüzün önüne getirin… Daha sonra ilk puronuzu yaktığınızda yavaş bir şekilde, ondan keyif alarak tüttürmeyi deneyin.

Bu vesile ile çok sorulan sorulardan bir tanesine de cevap vereyim; puronuzu söndürüp, kesip ertesi gün ya da iki gün sonra yakmayı denemeyin. Tadı acılaşmış ve aromalardan bihaber bir ürün tüketmiş olursunuz.

Puro seçimi tamamen kişisel tercih meselesi”

Puro seçiminde nelere dikkat edilmeli?

Puro seçimi tamamen kişisel tercih meselesi… Herkesin damak zevkinin birbirinden farklı olduğunu unutmadan ve kesin bir yargıya varmadan yorum yapmam gerekirse, puro içmeye yeni başlayan bir birey için puronun seçiminde ürünün sertlik derecesine, puronun ebatlarına, aromalarına ve alışveriş bütçesine göre tercih yapabiliriz. Puroya yeni merak salmış birisi için hafif sertlikte bir ürün ile başlamak gerekir. Birkaç hafif ürün denemesinden sonra orta sertlikte ve ilerleyen dönemde ise tercihe göre daha sert içimli ürünler ile devam edilmelidir. Başlangıçta büyük ebatlı ürünlerden kaçınabilirsiniz. Puro ve puro kültürüne merak oluştuktan sonra büyük ebatlı ürünleri de deneyeceksinizdir. Ama başlangıçta acele etmeden hem ürünleri hem de puro çeşitliliğini algılayabilmek için küçük ya da orta ebatlı puroları tercih etmelisiniz. Puro ve tadım üzerine biraz deneyim sahibi olduktan sonra büyük ebatlı ürünlere geçebilirsiniz. İlk kez puro içiyorsanız, puronun yanında sadece su içmenizi tavsiye ederim. Unutmadan ekleyelim; el sarımı puroların tüttürülmesi esnasında dumanı içe çekilmez.

Puro çeşitleri nelerdir?

Puro genel olarak dünya üzerinde iki başlık altında incelenmektedir. El yapımı (long filler) ve makine yapımı (short filler) purolar olarak ikiye ayrılır. İspanyolca da ‘tripa’ ve ‘picadura’ olarak adlandırılıyor. El yapımı purolar için boyutlarına göre sınıflandırma yapılmaktadır. Boyutları isimlendirirken İspanyolca’da ‘vitola’ kelimesi kullanılır. El yapımı purolar ‘Parejo’ ve ‘Figurado’ isimli iki sınıfa ayrılır. Parejo, silindirik bir gövde üzerine, düz kenarları olan ve bir tarafı kapalı olan, Figurado olmayan vitolaların genel adıdır. Figurado puroların kapalı ve kesilen tarafın konik bir yapıya sahiptir.

Bu iki vitolanın dışında ek olarak Küba purosu Partagas markasına ait ‘Culebras’ purosu var. Culebra İspanyolca’da yılan demektir. Culebras, 3 ayrı puronun birbirine dolanmış yılanlara benzeyen bir görüntüye sahiptir.

Puro tadının değerlendirilmesi süreci nasıldır?

Puroyu yakmadan önce koklamak ve puroyu kestikten sonra yine yakmadan önce soğuk çekim denemesi yapmak tat değerlendirmesinin ilk aşamasıdır. İkinci aşamada ise puro yakıldıktan sonra içim esnasında tat değerlendirmesi yapılır. İkinci aşamadaki değerlendirmede puronun tadım notları üç bölümde ele alınır. Kabaca belirtmek gerekirse; giriş (birinci üçlük), gelişme (ikinci üçlük) ve sonuç (son üçlük) olarak puronun içim süresince tadım notlarındaki değişimleri inceleyebiliriz. Puro içimi esnasında geçen tüm zamanda puro yavaş bir şekilde içilmelidir. Hızlı tüketilen bir üründe aromaların kaybolması ve acı bir tadın gelmesi söz konusudur. El yapımı puro içmeye yeni başlayanlar için aromaların algılaması biraz zaman alacaktır. Bu süreç en az birkaç ay sürebilir. Burnumuzdaki koku alan reseptörlerin ve ağzımızdaki tat alan reseptörlerin zaman içinde deneyimlendiğini ve geliştiğini fark edebiliriz. El yapımı purolarda sıkça karşılaşılan aromaları belirtmekte fayda var; İspanyol sediri, sert kabuklu kuruyemiş (fındık, ceviz, badem vb.), bitkisel aromalar (çim, tütün, saman, yosun vb.), baharat (karabiber, yeşil biber, kakule vb.), odun, toprak, deri, kızarmış ekmek, kahve, çiçeksi aromalar ve kremamsı aromalardır.

Ek olarak puro tadımında orta ve ileri düzeyde deneyime sahip bir puro tüketicisi bazen tat değerlendirmesi esnasında retrohale içim de deneyebilir. Retrohale, purodan alınan dumanın ağızda bir süre bekletilip, yarısı ya da en az üçte birinin ağızdan verilip, geri kalan dumanın yine ciğerlere alınmadan burundan dışarı verilmesi ile gerçekleşir. Başlangıç düzeyinde olan birisi için bu içimi önermiyorum.

“Açık bir Türk çayı ile puromu çok yakıştırıyorum”

Puro için en uygun eşlikçiler nelerdir?

Bu soru hem müşterilerim hem de arkadaşlarım tarafından hep sorulmuştur… Ben de keskin yorumlar yapmaktan hep kaçınmışımdır. Üstelik çok kapsamlı bir konu; zevkler ve renkler tartışılmaz. Viski ve konyak sanırım ilk akla gelen ve beklenen cevaplar arasında diyebiliriz. Puronun, kahve ile de muazzam eşlik ettiğini düşünüyorum. Malum dünyada en çok çay tüketen ülkelerden birisiyiz. Şahsen açık bir Türk çayı ile de ben puromu çok yakıştırıyorum. Tabi her puro değil.

Purosever adlı forumunun en eski üyelerindensiniz. Bu platform hakkında da bilgi verir misiniz?

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk online puro topluluğudur. Tabi aynı zamanda ülkemizde puro üzerine en fazla katılımcısı bulunan topluluk olma özelliğini taşıyor. Forum olarak hayatına başlayan, fakat kısa bir süre içerisinde puro ve puro kültürü üzerine tam manası ile ansiklopediye dönüşen bir platform. Forumun açıldığı günden itibaren değişmeyen bir sloganı var; “Puro sadece tütün değil, biraz da dostluktur!”. Sizce de öyle değil mi? Nihayetinde bir tohum ve bir tütün yaprağı… Dostluklar ve kardeşliklerin kazanıldığı bir platformdan bahsediyorum.

Son olarak Beyefendiler Kulübü takipçilerine bir mesajınız var mı?

Açıkçası ben de sizin takipçinizim. 🙂 İlk olarak size naçizane bir mesajım var; Harika işler çıkarıyorsunuz! Lütfen ara vermeden bu ivme ile yazılarınıza devam edin!

Takipçilere mesajım ise, öncelikle bu röportaja zaman ayırıp okudunuz için teşekkür ediyorum. Umuyorum ki gelecekte Beyefendiler Kulübü ve takipçileri ile bir araya gelerek, tanışma fırsatı elde edebiliriz. O vakte kadar, tebessüm ve sevgi ile kalın…

Not: Tütün mamülleri kullanmak sağlığa zararlıdır.